Ege Denizi'nde 28 Ocak itibarıyla yoğunlaşan sismik hareketlilik sonucunda bölgedeki deprem sayısı 400'ü geçti. Yunanistan'ın Santorini Adası'nın yaklaşık 25 kilometre kuzeydoğusunda yoğunlaşan, derinlikleri 5 ile 25 kilometre arasında değişen depremler Türkiye'de hissedilmese de tedirginliğe neden oldu.
Ege Denizi'nde peş peşe depremler devam ediyor. Ege Denizi'nde süren deprem aktivitesinde, şimdiye kadar kaydedilen en güçlü sarsıntı meydana geldi. Kandilli Rasathanesi'nin verilerine göre, depremin büyüklüğü 5.1 olarak açıklandı. Bu sarsıntı, saat 12.29'da gerçekleşti ve 5 kilometre derinlikte oldu. Önceki en güçlü deprem ise 4.8 büyüklüğündeydi. Bugün saat 11.13'te Bodrum açıklarında 4.7, ardından saat 11.26'da ise 4.8 büyüklüğünde artçı depremler de kaydedildi.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre, bugün 00.30 ile 15.30 saatleri arasındaki 15 saatlik zaman diliminde en küçüğü 1.7 en büyüğü 4.8 olmak üzere toplam 89 deprem meydana geldi.
“BÜYÜK OLURSA ZARAR DA VEREBİLİR”
Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, söz konusu depremleri değerlendirdi. NTV'ye konuşan Görür, “Dün ve bugün yüzlerce deprem oluyor. En büyüğü 4.8, haliyle buralardaki adalarda dikkatli olmak lazım. Burası Muğla ile Aydın'a yakın. Burada olan depremler hissedilir depremler. Büyük olursa zarar da verebilir. Yönetimin, deprem fırtınası sona erene kadar yerel yönetimlerin dikkatli olması gerekir" uyarısında bulundu.
Kıbrıs fayının daha önce 8'in üzerinde deprem ürettiğine dikkat çeken Görür, "Çok büyük depremler üretebilir Helen-Kıbrıs fayı. Bölge ile Türkiye arası 140 kilometre" dedi.
“7 ÜZERİNDE DEPREM OLURSA TSUNAMİ BEKLEMEK MÜMKÜN”
"7 üzeri bir deprem olursa Türkiye kıyılarında yıkıcı bir etki yapar mı?" sorusuna yanıt veren Görür, "7 üzeri olursa yapar. Hatta bu hareket, Santoroini'de normal faylardan dolayı herhangi bir şey olursa, o zaman Ege kıyılarında tsunami dahi beklemek mümkündür. Deniz seviyelerinde kıyı bölgelerinde tsunami zarar verebilir. Yönetim ve müdahale bazında alarma geçmeleri ve dikkatli olmalarını öneririm" uyarısında bulundu.
PROF. DR. SÖZBİLİR: EGE’DEKİ DEPREMLER VOLKANİK HAREKETLİLİĞE İŞARET EDİYOR
İzmir'deki Dokuz Eylül Üniversitesi’nin (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü ve Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Ege Denizi'ndeki son depremlerin magmatik kaynaklar ve hidrotermal aktivite nedeniyle tetiklenmiş depremler olduğunu ve yeni bir volkanik aktivite başlangıcını gösterdiği söyledi. Türkiye'nin bu depremlerden etkilenme derecesinin düşük olduğuna dikkati çeken Sözbilir, "Bu bölgedeki denizaltı faylarının 7'den büyük deprem üretmesi durumunda Kuşadası-Bodrum-Datça kıyılarının tsunami tehlikesi açısından modellenmesi ve buna göre önlem alınması gerekmektedir" dedi.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesi verilerine göre; Ege Denizi'nde önceki günden beri en büyüğü 4.8 olan 200'ü aşkın deprem oldu. Depremleri değerlendiren DEÜ DAUM Müdürü ve Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, "Son günlerde Ege Denizi'nde Santorini Adası'nın hemen kuzeyinde büyüklükleri 3 ile 4.8 arasında değişen deprem fırtınası şeklinde bir aktivitenin devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu depremlerin jeolojik ortamına baktığımızda Atina- Santorini- Datça- Bodrum hattı boyunca yay şeklinde bir geometriye sahip aktif bir volkanik ada yayı içinde geliştiğini görüyoruz. Güney Ege Volkanik Ada Yayı olarak bilinen bu yay şekilli ortamda değişik büyüklükte Santorini, Milos, Nisiros gibi volkanik adalar bulunur. Bu adaları oluşturan volkanlar çevresinde tarihsel ve aletsel dönemde çok sayıda depremler, tarihsel dönemlerde bu adalarda volkanik patlamalar gelişmiş. Bu nedenle, bu adaları oluşturan volkanların günümüzde de aktif olduğu kabul edilmektedir" diye konuştu.
'DENİZ ALTINDAKİ FAYLAR DA DEPREM ÜRETMEKTE'
Bunun yanında, bölgede bu volkanik çıkışları kontrol eden deniz altı diri faylar bulunduğuna da dikkati çeken Prof. Dr. Sözbilir, "Bu diri faylar da aynı şekilde volkanik yay geometrisine uygun olacak şekilde, Yunanistan ile Türkiye arasındaki Ege Denizi altındaki kabuğu kırarak, deprem üretmekte ve böylece bölgedeki gerilmeyi karşılamaktadır. Ege kabuğunun altında ise Girit Adası güneyinden geçen ve Ege dalma batma zonu olarak bilinen yay şekilli levha sınırı bulunur. Bu sınırın güneyinde ise Afrika levhası Ege levhasının altına yılda 20 milimetre hızla dalmaktadır. Bu nedenle Girit Adası ile Rodos Adası arasında da çok sayıda deprem meydana gelmektedir" ifadelerini kullandı.
'SON DEPREMLER YENİ BİR VOLKANİK AKTİVİTE BAŞLANGICINI GÖSTERİYOR'
Yunan meslektaşlarının son 10 yılda Ege Denizi altındaki faylarla ilgili yaptığı yayınlara da değinen Prof. Dr. Hasan Sözbilir, şunları söyledi:
"Santorini kuzeyinde, Santorini-Amorgos fay sisteminin varlığını ortaya çıkarmış ve bu fay sistemi boyunca önemli bir aktivitenin olacağını ve bu aktivitenin aktif volkanizma ile ilişkili olabileceğini belirtmişlerdir. Geçen yıl yapılan bir çalışmada da 9 Temmuz 1956 yılında meydana gelen 7.5 büyüklüğündeki ve 25 kilometre odak derinliğindeki Amorgos depreminin deniz tabanında 75 kilometre uzunluğunda yüzey kırığı geliştirdiği ve yakın adalarda tsunamiye neden olduğu anlaşılmıştır. Kayıtlarda 1956 depreminden sadece 13 saniye sonra odak derinliği 45-90 kilometre olan ve büyüklüğü 6 ila 7.2 olan 2’nci bir deprem daha meydana geldiği bilinmektedir. Bu depremlerde Santorini ve Amorgos’ta 3 bin 200 binanın hasar gördüğü ve 54 kişinin can verdiği kayıtlardan anlaşılmaktadır. Son günlerde ocak sonu, şubat başında meydana gelen depremler de Santorini-Amorgos fayı ve bu fayın yakın çevresindeki fayların tetiklendiği anlaşılmaktadır. 1956 yılında Amorgos fayının kırıldığını düşündüğümüzde son bir haftadır meydana gelen depremlerin magmatik kaynaklar ve hidrotermal aktivite nedeniyle tetiklenmiş depremler oldukları ve yeni bir volkanik aktivite başlangıcını gösterdiği kabul edilebilir. Bu nedenlerle, bölgedeki Anafi-Astypalea fay sistemi, Los fay sistemi ve Kinairos fayının yakın gelecekte yıkıcı deprem üretme ihtimali yüksek görünmektedir"
'TÜRKİYE'NİN BU DEPREMLERDEN ETKİLENME DERECESİ DÜŞÜKTÜR'
Türkiye için rahatlatan açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Sözbilir, "Bu fay sistemlerinin Türkiye kıyılarına uzaklığı 150-200 kilometreyi bulduğundan, Türkiye’nin bu depremlerden etkilenme derecesi düşüktür. Fakat bu bölgedeki deniz altı faylarının 7’den büyük deprem üretmesi durumunda Kuşadası-Bodrum-Datça kıyılarının tsunami tehlikesi açısından modellenmesi ve buna göre önlem alınması gerekmektedir" dedi.