TBMM'de, CHP grup toplantısında kürsüye çıkan CHP lideri Özgür Özel, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özel, konuşmasında özetle şunları söyledi:
"Hepiniz hoş geldiniz. Bizleri izleyen ve dinleyenler dayanışma duygularınız, kardeşlik için, bizi bağrınıza bastığınız için hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Bugün güne, üç fidanımızı, üç vatan evladının idamının yıldönümüydü. Deniz Gezmiş'i, Hüseyin İnan'ı ve Yusuf Aslan'ın anti emperyalist mücadelesini, Filistin'e sahip çıkmalarını hatırladık. Ben de önlerinde saygıyla eğiliyorum.
"O GÜN ONUN KONUŞULMASI GEREKİYORDU"
O gün sadece barışın, kardeşliğin konuşulması gerekiyordu. Barış güvercini Sırrı Süreyya Önder'in konuşulması gerekiyordu. Bir Cumhuriyet Şarkısı filminin senaryosunu yazdığını ama bunu benim sonra söylemem gerektiğini söyledi. Neden sen söylemiyorsun diye sorduğumda, 'Ben söylersem başka yere çekerler. Onların emeğine yazık, ben ne zaman ölürsem sen o zaman söyle' dedi.
O gün maalesef bir saldırı gerçekleşti. O evlat katili benim canımı yakamaz. Ama benim canımı yakan o gün uzun uzun barış, kardeşlik, Sırrı Süreyya konuşulmalıydı. Onun konuşulamaması beni üzdü.
"HİÇBİR PARTİYİ SUÇLAMIYORUM"
Bize, hepimize bir ihtar çektiler. Hiçbir partiyi suçlamıyorum, kimin yaptığını bulmak savcının, polisin görevidir. Ak Parti büyük bir sınav verecek, eğer kime kadar uzanıyorsa ve araştırılırsa ben bunu kimsenin sırtına yıkamam ama üzerine gidilmezse de bunu konuşmak benim hakkım olur. İlk andan itibaren tüm derneklerin, STK'ların, siyasi parti liderlerinin üzüntü beyanlarını okuduk, duyduk, geri dönemediklerim haklarını helal etsinler, herkese çok teşekkür ediyorum. Samimi adımların atılması gerekiyor.
Şu an devleti yönetenlerin görevi bu. Ama birileri diyor ki, biz Türkiye'yi bir yere getirdik ama siz direniyorsunuz. Hatta yaptığımızı darbe olarak nitelendiriyorsunuz, her hafta miting yapıp gündemde tutuyorsunuz. Durun, Ankara'ya dönün oturun diyor. Evladını öldürmüş birini gönderiyorlar. Yani evladına kıymış birinin eli sana dokunuyor da deniyor. AKM'de yanı başıma da oturtabilirlerdi onu. Artık dönün dedikleri mektubu yazıp, yolladılar.
"BİZİM DE BİR CEVABIMIZ VAR"
Bizim de bir cevabımız var elbette. Yarın akşam Beyazıt Meydanı'nda olacağız. Cumartesi günü Van'da, 19 Mayıs'ta İzmir'de olacağız. Okudunuz mu bizim cevabımızı. Hadi oradan. Gazi'nin partisi yazdığınız mektubu böyle okur. Şimdi o evlat katilini gönderene söylüyorum; cesaretin varsa doldur da yolla.
Beni Sayın Cumhurbaşkanı aradığında, 'Arkadaşlar gereğini yapacaklar' dedi. Benden önce Kartalkaya faciasının ardından ilk dakika çıkıp kendini kurtarmaya çalışan Turizm Bakanı, kendisi istifa etmeyen bakan, sorumluların yargılanmasına izin vermedi. Sayın Erdoğan, bana saldıran evlat katiliyle ilgili işlem yapmadan önce siz bu Turizm Bakanını görevden alın. Yeni bakan da sorumlu olanlarla ilgili gereğini yerine getirsin.
Yargı eliyle siyaset dizaynına, İstanbul'un 1 yıl önce seçilmiş belediye başkanına, geleceğin cumhurbaşkanına görevden alınıp yapılan darbeye de hep birlikte karşı durmak gerekir. 200 yıllık bir demokrasi geleneğimiz var. Sandık varsa hesap sorabileceği bir şey var. O yüzden Sayın Erdoğan'ın bu vakitten sonra siyasete, sandığa bir saygısı varsa tutuksuz yargılamayı savunması gerekir. Adil yargılama için gereğini yapın. Elini, kolunu yargının üzerinden çekersen o zaman derim ki işte şimdi oldu Erdoğan, demokrasi emareleri göstermeye başladın derim.
"İSMET PAŞA'NIN DEDİĞİ GİBİ..."
İsmet Paşa gibi 'En büyük yenilgim aynı zamanda en büyük zaferimdir' diye evladına mektup yazıyorsan demokratsın, İstanbul'u yöneten kişiyi darbeyle görevden alıyorsan o zaman otokratsın. Açılan telefonu önemsiyorum, bize ayar veren, tehdit eden, darbeci aklı sahiplenme fırsatı da var onlardan uzaklaşıp demokratların safına katılma imkanı var, hodri meydan.
Bir ay sonra birbirimizin yüzüne bakamayacaktık; İstanbul'da yapılan operasyonun üzerinden 48 gün geçti. Unutmayalım, insanları itibarsızlaştırmak için aileyle, çocukla uğraşanlar, sonra da attığı yalanı unutup susanlar var. 560 milyar TL'lik yolsuzluk var dediler. İstanbul'un 6 yıllık bütçesi 497 milyar TL. Bu paranın yüzde 70'i zaten personellerin maaşına gidiyor. O yalanı atanlar şimdi utansalar eyvallah. Ama şimdi, o günün yalanını bırakıp, bugün başka bir yalan söylüyorlar.
"1 TANESİNİ BULABİLDİNİZ Mİ"
1200 telefon alıp dağıttılar diyenler, HTS kayıtlarından bu telefonlar bulunabilir, 1 tanesini bulabildiniz mi? Kanıt da yok ama sadece alçakça tartıştırıldı. Rüşvet çetesi var deliler, sustular. Bavulun içinde para var dediler yok o jammer cihazı dedik. O zaman neden aldınız dediler. Yok biz almadık rahmetli Kadir Topbaş aldı dedik. Şimdi soruyorlar hangi ihtiyaçtan kullanıyorsunuz.
Anketler diyor ki vatandaşın yüzde 75'i kendisinin dinlenebileceğini söylüyor. Simitçi anasını WhatsApp'tan arıyor. Sizin cumhurbaşkanınızın canı can da; bizim cumhurbaşkanı adayımızın canı can değil mi?
Evlat katili yattığı koğuşta, arkadaşlarının İmamoğlu'na suikast yapacağını, koğuş arkadaşlarının İmamoğlu'na suikast yapacağı iddiasını dile getiren saldırgan. Jet hızıyla tutuklamışlar, savcı bu soruyu Selçuk Tengioğlu'na sormuş mu acaba? Kamerayı niye bantladık, önlem almak için bantladık çok da iyi yaptık. Garajdaki lüks araçları gösterdiler hiçbiri Ekrem beyin, Dilek hanımın ya da onun ağabeyinin çıkmadı; MHP'li bir milletvekilinin çıktı.
"İKTİDARIMIZDA BÖYLE OLMAYACAK"
Madem ikimiz de eminiz vatandaşı kanal kanal izlettirip yormayalım. Açın TRT'yi yapın orada yargılamayı atın iftirayı alın orada cevabını. Halen 44 arkadaşımız tutuklu. Bunlardan birisi Esila, 22 yaşında. Annesini kaybetmiş, babasının iki evladından biri. Babası apartman görevlisi ve Esila'yı okutmaya çalışıyor. Kızımız, Belçika'da yüzde 100 bursla fotoğrafçılık okuyor. Babası para gönderemiyor ve Esila orada 2 işte çalışıyor. Garsonluk yapıyor. 2.5 yıldır ülkeye gelemezken geldiği gün genç arkadaşlarına destek veriyor. Yazmadığı bir döviz nedeniyle kadın cezaevinde tutuluyor. Kalp ve böbrek hastası. Esila'nın günahı neyse bana yazın, Ali Mahir'e yazın, Gökhan beye yazın. Elindeki pankartta diktatör Erdoğan yazıyormuş. Bir Elisa'ya 600 tane dava açmışlar. Çolukla çocukla gençle uğraşmak hoş bir şey değil ve bizim iktidarımızda böyle bir şey olmayacak.
"ÇOKLU MAKAM BOZUKLUĞU İÇİNDE"
Güçlü bir parlamenter sistem kurulacak, yargı da medya da güçlü olacak ve herkes huzur içinde olacak. Yargılanıp, adil yargılanmadım diyenlere bir kez daha yargılanma hakkı verilecek. FETÖ, bu kumpasları kuranlar onlar ne ceza almışsa onu çekecekler, onlarla hiçbir işimiz yok. Ama yargıyı sopa olarak kullanıp haksızlığa uğrayanlar bilsin ki o sopayı 40 yerinden kıracağım. AK Parti milletin yanından ayrıldığı için, partiyi devlet, devleti parti bildiği için il başkanlarını resmi toplantılara davet ettiği için parti ile devleti birbirine karıştırdığı için Erdoğan çoklu makam bozukluğu içindedir.
Millet onu cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu ama o AK Parti genel başkanlığı koltuğuna oturmayı tercih etti. 19 Mart'ın 23 Nisan'da püskürtüldüğünü söylemek istiyorum. Milletimizin yüzde 75'i bu atılan iftiralara inanmıyor."